Eminim
Sorunu sor hemen cevaplansın.
eminim teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- Surely, I bet (that)
- surely
Örnek Cümle:
After sleeping, Tom will surely be in a better mood.
-Uykudan sonra Tom eminim daha iyi bir ruh hali içinde olacaktır.
- i bet (that)
- i bet (Konuşma Dili)
Örnek Cümle:
I bet you didn't know that.
-Eminim bunu bilmiyordun.
Örnek Cümle:
I bet Tom still hasn't stopped laughing.
-Tom'un gülmeyi hâlâ durdurmadığından eminim.
- I will be bound
- make sure of
- emin
- sure
She makes sure that her family eats a balanced diet.
-Ailesinin dengeli bir diyet yaptığından emin.
How can you be sure your girlfriend isn't faking her orgasms?
-Kız arkadaşının orgazm takliti yapmadığından nasıl emin olabilirsin?
- eminim yaparsın
- i am sure you will
- emin
- {s} confident
He is confident of his ability.
-O, yeteneğinden emindir.
I'm confident that I'll win the tennis match.
-Tenis maçını kazanacağımdan eminim.
- emin
- certain
I'm certain we can deliver the laboratory equipment by March 15th.
-15 Mart'a kadar laboratuvar ekipmanını teslim edebileceğimden eminim.
Tom was reasonably certain that Mary had stolen his grandfather's gold watch.
-Tom, Mary'nin onun büyükbabasının altın saatini çaldığından oldukça emindi.
- emin
- safe, secure; sure, certain; trusty, reliable
- emin
- staunch
- emin
- safe
Tom didn't know whether Mary was safe or not.
-Tom Mary'nin emin ellerde olup olmadığını bilmiyordu.
Are you sure Tom is safe?
-Tom'un güvende olduğundan emin misin?
- emin
- (Kanun) custodian">(Kanun) custodian
- emin
- clear
I'm not too clear about that point.
-O noktada pek emin değilim.
- emin
- responsible
Sami was certain he knew who was responsible for Layla's death.
-Sami, Leyla'nın ölümü için kimin sorumlu olduğunu bildiğinden emindi.
I'm not certain Tom is responsible.
-Tom'un sorumlu olduğundan emin değilim.
- emin
- secure
I feel safe and secure.
-Güvenli ve emin hissediyorum.
Please make sure that your seat belt is securely fastened.
-Emniyet kemerinizin güvenle bağlanmış olduğundan emin olun.
- emin
- positive
Are you positive it was Tom who broke the window?
-Camı kıranın Tom olduğundan emin misin?
I am positive that he has finished.
-Onun bitirdiğinden eminim.
- emin
- sound
Tom certainly sounds confident.
-Tom kesinlikle kendinden emin görünüyor.
I'm not sure what it was, but it sounded like a gunshot.
-Onun ne olduğundan emin değilim ama bir silah atışına benziyordu.
- Emin
- (isim) Trustworthy">(isim) Trustworthy
- emin
- {s} deliberate
- emin
- {s} stanch
- emin
- {s} good
I'm not sure if that's a good idea.
-Bunun iyi bir fikir olup olmadığından emin değilim.
Tom certainly made sure we all had a good time.
-Tom kesinlikle hepimizin eğlendiğinden emin oldu.
- emin
- in the bag
- emin
- {s} assured
You may rest assured that we shall do all we can.
-Elimizden geleni yapacağımızdan emin olabilirsin.
Rest assured they're out there.
-Dışarıda olduklarından emin ol.
- emin
- {s} firm
I firmly believe that your time will come.
-Senin sıranın geleceğinden eminim.
- emin
- {s} trusty
- emin
- straight
I would like to set the record straight.
-Ben tümüyle emin olmak istiyorum.
- emin
- {s} cocksure
- emin
- {s} unfaltering
- emin
- {s} proof
- emin
- {s} confidential
- emin
- {i} bailee
- emin
- sanguineous
- emin
- {s} reliable
I'm pretty sure Tom's reliable.
-Tom'un güvenilir olduğundan oldukça eminim.
Are you sure this information is reliable?
-Bu bilginin güvenilir olduğundan emin misin?
- emin
- safe, secure
- emin
- fiduciary
- emin
- strong, firm
- emin
- sure, certain; free from doubt
- emin
- sanguine
İlgili Terimler
eminim teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı
- EMİN
- (Osmanlı Dönemi) Kalbinde korku ve endişesi olmayıp rahatta olan. Korkusuz
- EMİN
- (Osmanlı Dönemi) İnanan, güvenen
- EMİN
- (Osmanlı Dönemi) Çok iyi bilen, şüphe etmeyen
- EMİN
- (Osmanlı Dönemi) Kendisinden korkulmayan
- EMİN
- (Osmanlı Dönemi) Kendine inanılan. İtimat edilen
- Emin
- (Osmanlı Dönemi) ŞEB'AN
- Emin
- (Osmanlı Dönemi) DAĞIT
- emin
- Osmanlı imparatorluğunda bazı devlet görevlerindeki sorumlu kişilere verilen ad
- emin
- Sakıncasız, emniyetli, tehlikesiz: "Dağlar hiçbir zaman emin değildir."- Y. K. Karaosmanoğlu. Şüphesi olmayan: "Pek büyük bir serveti olduğundan emin idiler."- H. Z. Uşaklıgil
- emin
- Sakıncasız, emniyetli, tehlikesiz
- emin
- İnanılır, güvenilir
- emin
- İnanılır, güvenilir: "Gizli kitapları ve notları yok etmemiş yahut daha emin bir yere kaldırmamıştım."- R. N. Güntekin
- emin
- (Osmanlı Dönemi) kalbinde korku ve endişesi olmayan, korkusuz, güvenilir; güvenen, inanan
- emin
- Şüphesi olmayan
İlgili Terimler
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.